Bir Nesli Şekillendirmek: Çocuk Edebiyatı
20.02.2023

Bir Nesli Şekillendirmek: Çocuk Edebiyatı

Çocukluk, insanlığın ek almamış yalın hâli. Genelde çocukluk 12 yaşından sonra cenazesi kılınan, eğer olur da ileriki yaşlarda hortlak gibi kafasını uzatırsa pek hoş karşılanmayan bir şeydir. Hâlbuki dünyanın lezzetini, neşesini tadabilmek için o yalın hâle hep ihtiyaç var. Eve giderken yolda görülen akşamsefası tohumlarını neşeyle toplamak, göl kıyısında paçaları sıyırıp ayakları suya sokmak, ciddi bir toplantının ortasında önündeki kâğıda karikatür çizmek, gökkuşağı görünce sevinç çığlıkları atmak, kar yağınca kartopu oynamak için dışarı koşmak, herkes yolda trafikle meşgulken gökyüzündeki bulutlarda şekiller görmek, muziplikler yapıp eğlenmek… Bunlar hep çocukluk. Dua ederken bile çocukluğun yüzsüzlüğüne, acizliğine ihtiyaç duyarız. Çok ciddi meseleleri en saf hâliyle, bir ağacın yaprağındaki sadelikle işleyen çocuk edebiyatına da bu yüzden ihtiyacımız var ve bu yüzden dünyanın en çok okunan türü. Aynı zamanda en güçlü propaganda aracı da…

Geleneksel Propaganda Yöntemleri

Çocuk edebiyatının propaganda yönü, en çok konuşulan meselelerden biri belki de. Sanki gizli bir silahmış gibi bahsedilen bu konu aslında hepimizin hayatını şekillendiren bir unsur. Propagandanın sözlük anlamına bakalım: Bir düşünceyi, inancı, kanaati, başkalarına benimsetme, yayma amacı ile yapılan sözlü ve yazılı çalışmaların tümü. Çocukken dinlediğimiz, okuduğumuz, maruz kaldığımız her şey zihnimizi şekillendiren propaganda malzemeleri aslında.

Ben çocukken dedelerim ve ninelerim bize masallar, fıkralar anlatırdı. Bunlar genellikle filozofların, âlimlerin mesajlarının hikâyeleştirilmiş versiyonları olurdu. Bu topraklarda yaşayan birçok insanın buna benzer çocukluk hatıraları vardır. Bizim toplumda aslında kökleri çok derinlere giden bir “sözlü çocuk edebiyatı” geleneğinden söz etmek mümkün. Birçok geleneğin bunca modernleşmeye rağmen hâlâ capcanlı kalması, teorisi çoğunlukla bilinmeyen ama gelenek olarak yaşanan birçok ritüelin günlük hayatımıza bu kadar yerleşmesi çocukken zihnimize işlenmiş bu meseller ve masallar sayesinde biraz da. Şimdilerde bu eski hallerin kaybolmaya yüz tutması da belki o sözlü çocuk edebiyatından uzaklaşmamız ve Batı’nın yazılı çocuk edebiyatına yakınlaşmamız yüzündendir. 50 yıl önce havalı bulunan yerli kutlamaların, geleneklerin şimdi demode bulunmasında ve yerine Batılı geleneklerin gelmesinde onlarca yıldır evleri dolduran çeviri çocuk edebiyatının etkisini yadsıyamayız.

“Adamlar yapmış hocam!”

Batı’dan bahsedilince memlekette “Batı özentisi” olarak anılma riskini göze alarak başlayacağım bu paragrafa. Batı diye kısaltabileceğimiz ABD ve Avrupa, yayın meselesinde maalesef bizden epey öndeler. Çocuk edebiyatı değil, çocuk edebiyatına konu olan metinleri muhtelif mecralarda yayınlamakla ilgili bir kıyas yapıyorum sadece. Batı coğrafyasında 1500’lü yıllarda yazılı olmaya başlamış bir çocuk edebiyatı geleneği var. 19. Yüzyıla kadar tamamen eğitici unsurlardan ibaret çalışmalar varken, özellikle çağdaş çocuk edebiyatının başlangıcı sayılan Alis Harikalar Diyarı’ndan itibaren bütün dünyaya örneklik edecek bir yazılı çocuk edebiyatı geleneği oluşturmuş adamlar. Çocuk edebiyatının muazzam gücünü keşfettikten sonra da kalem ustaları bu alanda eserler üretmeye dönmüşler. Tiyatro yazarı Barrie’nin Peter Pan’i, yine bir tiyatro yazarı Milne’in Winnie the Pooh’u, aylarca odasına kapanıp matematik denklem üretir gibi hikayeler yazan Dr Seuss, Roald Dahl ve onları takip eden yüzlerce yazar, illüstratör… Tiyatro, müzikal, çizgi film, resimli kitap, ilk gençlik kitabı, dergi, kırtasiye malzemesi, kıyafet vs halinde son derece profesyonel ve hesaplı bir şekilde çocuklara ulaştırılmış bir çocuk edebiyatı geleneği söz konusu.

Hitap kitlesini büyüterek derdini anlatma yolu olarak da tarif edilebilecek çocuk edebiyatı, propagandanın da en önemli mecralarından biri elbette. Dr. Seuss’un eşitliği, savaşı, insan haklarını konu alan ve tüm dünyada milyonlarca insan tarafından okunan kitaplarını ele alalım mesela. Dr. Seuss, büyüklere yazamayacak kadar birikimsiz veya üslup fakiri biri değildi. Oxford mezunu, Vanity Fair ve Life gibi uluslararası dergilerde birçok yazılar yazmış, profesyonel bir yazardı Dr. Seuss lakaplı Theodor Seuss Geisel. Fakat çocuklar için yazdığı kitaplar o kadar büyük kitleye ulaştı ki, gerçek adı değil çocuk kitaplarında kullandığı lakabı tarihe geçti. Dünyanın en çok okunan çocuk kitapları yazarı Roald Dahl, büyükler için de birçok hikâyeler yazdı. Ama bir Matilda olmadı hiçbiri. Örnekleri say say bitmez. Üslup ve dert sahibi bir yazarın elinde çocuk edebiyatının dönüşebileceği gücü tahmin etmek bile imkansız. 

Çocuk Edebiyatı Nedir?

Sözü çok uzatmaya gerek yok aslında. Zekice yazılmış ve okuyan çocuğa, büyüğe, yaşlıya herkese lezzet veren metne çocuk edebiyatı/çocuk kitabı diyoruz. Tabii bir ayrımı yapmakta fayda var: Gözüne soka soka bir şey öğretme derdi olan, pedagoglar tarafından iştahla tavsiye edilen kitapları eğitim kitapları sınıfında değerlendiriyor; hayatı ilk defa görülen bir manzara gibi nefis bir seyir penceresinden izleme imkanı veren kitapları çocuk edebiyatı başlığında coşkuyla okuyoruz. Hayallerin de hayata dahil olduğu, soyut alemin sınırsızlığı karşısında zihnin salıncağa binmiş bir çocuk gibi yaşama coşkusuyla dolduğu bir mecra çocuk edebiyatı. 

Bir kitabı çocuğun okuyup anlaması onu yetişkinler için “okunmaz” yapmaz, tam tersine bir kitabı “yetişkin” yapan o kitabın çocuklara hitap etmemesidir. Bir yaş sınırlamasından bahsedeceksek bunu yetişkin edebiyatı için yapmak gerekir. Çocuk edebiyatı yaşsızdır. Saflığın ve sınırsızlığın binbir türlü tasvirine yelken açan o pencerenin başına her yaşta oturabilmek kadar doğal ne olabilir? 

Dünyanın En Önemli İşi

Okuyucu tarafından son derece naif, lezzetli bir uğraş olan çocuk edebiyatının yayıncı ve yazar tarafından bakınca son derece ciddiyetle, derinlikle işlenmesi gereken bir alan olduğunu sanırım yeterince anlattım. Biraz iddialı bir cümle kurarak yazıyı noktalamaya yaklaşayım: Dünyayı değiştirmek istiyorsak bunu yapabileceğimiz belki tek yol çocuk edebiyatı. Çocukların zihnini iyilikle, vicdanla, estetikle, zarafetle ve daha birçok güzellikle yoğurabilirsek gelecek muhteşem olacak. Elimde sihirli bir değnek olsa memleketin en iyi yazarlarını bir araya getirip on yıl çocuk edebiyatı çalışmalarını sağlardım. Son olarak Dr. Seuss’la bitirelim:

“Bu ülkenin üzerinde yükseleceği temeli oluşturan şey okuyan ve düşünen çocuklar. Kafaların karışık olduğu, tansiyonun yüksek olduğu bugünlerde yazarların, çocuk kitaplarının bütün diğer edebiyat türlerine nazaran dünyayı iyileştirmek veya kötüleştirmek için çok daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu idrak etmesi lazım.”

Yazan: Zeynep Sevde

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.